
Et Tevvab İsmi
Kullarını tevbeye sevkeden, tevbeleri kabul eden,[1366] günâhları bağışlayan[1367]
"Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir." [1368]
Allah kullarından tevbeyi kabul eder ve günahlarını afveder. O, tevbeleri çok çok kabul eden hikmet sahibidir. Allah (c.c.) kullarının dualarına lütuf ve atiyye ile mukabelede bulunan, onların özür ve istiğfarlarına, kendisine sığınmalarına icabetle mukabele edendir.
Tevbe; sözlükte rücu, yani günahtan itaate dönüş demektir. Rücu ettiği zaman tevbe eti denilir. Yani sığındı ve rücu etti, demektir. "Tabellahu aleyh", "bağışladı, onu günahtan kurtardı", denilir.
"Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır." [1369]
Aynı kelime ile müradif manaya sahip "nabe" de rücu manasındadır. Allah (c.c.) bununla ilgili olarak;
"Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün. Ona teslim olun, sonra size yardım edilmez."[1370] ayetteki "enibu" dönüş manasındadır.
"Sabe"de rücu etti manasında "tabe" ile muradıf manada kullanılmaktadır. Tabe, sabe, nabe, enabe, âbe bütün bunların hepsi rücu manasındadır.
Tevbe, kullarına nisbetle günahlara pişmanlık, Alah'a itaata dönüştür. Allah (c.c.) kullarından dilediğinin tevbesini kendisine dönüşünü kabul ederek tevbelerini kabul eder. Kul, Allah'tan bir şey isteyerek tevbe ettiği zaman, Allah o kimsenin yönelişini kabul eder.
Halis tevbe Allah ile buluşmadır. Kim Allah'a kavuşmayı umarak Rabbine sığınırsa, salih amel işlesin, Rabbine kullukta kendisine hiçbir şeyi ortak koşmasın.
Et-Tevvab, Kur'ân'da 11 defa zikredilmiştir. [1371]
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Allah'ın kulların tövbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tövbeleri kabul eden ve merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı?" [1372]
et-Tevvab, tövbe edenlerin tövbesini daima kabul eden ve kendisine dönenlerin günahlarını affeden demektir. Allah'a, samimi olarak yürekten tövbe eden herkesin tövbesini Allah kabul eder.
O, tövbe edenlerin tövbesini şu şekilde kabul eder:
Önce onları tövbeye muvaffak kılar ve kalplerini tövbeye yöneltir. Onlar tövbe ettikten sonra da tövbelerini kabul eder ve hatalarını affeder. [1373]
Buna göre Allah'ın tövbeleri kabul etmesi iki merhalede olur:
1- Birinci merhalede kulunun kalbine tövbe düşüncesi ve kendisine yönelme arzusunu yerleştirir. Kul da tövbe eder ve günahlardan sıyrılmak, yaptıklarından pişman olmak, bir daha onları işlememeye azmetmek ve salih amellere önelmek gibi şartları yerine getirir.
2- İkinci aşamada: Kulun tövbesini kabul eder ve ona icabet eder, günahlarını bu tövbe ile siler. Şüphesiz ki yürekten ve samimi bir tövbe kendinden önceki günahları siler, yok eder [1374]
Bu ism-i şerîf tevbenin mübalâğa sigasıdır. Tevbenin asıl ma'nâsı dönmektir; kulun isyan yolundan dönmesi. Bu dönmek şu üç şeyden ileri gelmiş olursa çok güzeldir:
1- Yaptığı günâhın çirkinliğini sezmek.
2- Allah'ın azabının şiddetini, buna karşı yalnızlığını ve za'fını düşünmek, Allah'ın azabından kurtaracak yine Allah'tan başka bir mevcut olmadığını kat'î surette bilerek, Allah'ın afv ve mağfiretine dönmek mecburiyetini duymak.
3- Yaptıklarına samimî olarak can ve gönülden pişmân olup, onları bir daha işlememeğe azmetmek. [1375]
Allahu Teâlâ'ya Nazaran Tevbenin Ma'nası
Günahkâr kullarının kalblerinde onlan gafletten uyandıracak, günahlardan döndürecek korkular yaratmak, tevbe yollarını kolaylaştırmak, bu işaretlerden mütenebbih olup günahtan dönenlerin tevbelerini kabul etmektir.
Kul Allah'ın razı olamıyacağı şekilde hayat sürerken Allahu teâlâ, onun dikkat ve basireti önüne düşündürücü ve ibret verici hâdiseler sevkeder. Allah'ın öyle kulları vardır ki, onların gönülleri kav gibi ufacık bir kıvılcımdan ateş alır. öyle kulları da vardır ki, onların gönülleri taş kesilmiştir. Soğuk mermerler üstüne kıvılcım değil, kürekle ateş dökülse yine yanmaz. Birçok gönüller de demir gibidir, ateşi görünce biraz yumuşar, kısa bir zaman sonra yine eski hâlini alır. Onun için sık sık Kur'ân'ın nasîhatlarını dinlemeğe ihtiyaç vardır. Her kim, dikkat çekici hadiselerden ibret alıp da Allah'a karşı özür dilerse, Allah fazl u keremiyle onun özrünü ve tevbesini kabul eder, eder de gadabından rahmet ve mağfiretine dönüverir. [1376]
Günahlarla Beraber Kötü Huylardan Da Dönmek:
Tam temizlik işte budur. Kullardan tevvâb sınıfı da bu temizliğe muvaffak olanlardır. Çünkü tevbe edenler; tâib, tevvâb olmak üzere ikiye ayrılır. Tâib, yalnız dış günahlardan tövbe edendir. Tevvâb ise, iç günâhlar denilen kötü huylardan da temizlenen kimselerdir. Yalnız dış günâhlardan temizlenenler, ayrık otunu kesip te köklerini bırakanlara benzer. Kökleri durdukça bütün günâhlar yine belirir. Dış ve iç günâhlardan birden dönmek, ayrık otunu köklerinden söküp atmağa benzer, bir daha bitse bile pek az olur. Bu yolda temizlenenleri Allahu teâlâ kendi muhabbetiyle müjdelemiştir. [1377]
Kula Yaraşan Şey:
Bilmek gerektir ki, Allahu teâlâ kulunun tevbesini kabul eder. Onun için, ne kadar günahkâr olsa da, Allah'ın rahmetinden ümidini kesmeyip, tevbesinin kabulüne güvenmelidir. Ancak kulun tevbedeki sadâkati, kaçırdığı farzları kaza etmek, yaptığı haksızlıkları tamir etmekle anlaşılır. [1378]
[1366] Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları: 311.
[1367] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 203.
[1368] Tevbe: 9/118
[1369] İsrâ: 17/25
[1370] Zümer: 39/54
[1371] Prof. İzzeddin Cemel, El-Esmaü’l-Hüsna, Ravza Yayınları: 311-312.
[1372] Tevbe: 9/104
[1373] Tefsiru'ş-Şeyh Abdurrahman İbn Nasır es-Sa'dî, V/623
[1374] Said el-Kahtani, Kur’an Ve Sünnette Esma-i Hüsna Şerhi, Uysal Kitabevi: 101-102.
[1375] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 203.
[1376] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 204.
[1377] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 204-205.
[1378] Ali Osman Tatlısu, Esmaü’l-Hüsna Şerhi, Başak Yayınları: 205.