Milli Akademi

VERGİ HARCAMALARININ ŞEFFAFLAŞTIRILMASI

VERGİ HARCAMALARININ ŞEFFAFLAŞTIRILMASI

VERGİ HARCAMALARININ ŞEFFAFLAŞTIRILMASI

Kamu maliyesi yönetiminin en kritik konularından biri, toplanan vergilerin nasıl harcandığı ve bu harcamaların ne ölçüde kamu yararına dönüştüğüdür. Devletin gelirlerinin büyük bölümünü oluşturan vergiler, vatandaşların kamu hizmetlerinden eşit, etkin ve adil bir biçimde faydalanabilmesi için kullanılmak zorundadır. Ancak bu sürecin sağlıklı işlemesi, yalnızca bütçenin hazırlanmasıyla değil, aynı zamanda “vergi harcamalarının şeffaflaştırılmasıyla da doğrudan ilgilidir.

Vergi harcamaları, aslında kamu bütçesinden doğrudan yapılan harcamalardan farklı olarak, çeşitli muafiyet, istisna, indirim ve vergi kredileri yoluyla kamu gelirlerinden vazgeçilmesi anlamına gelir. Yani devlet bazı kişi, sektör ya da bölgeler için vergi almayarak dolaylı bir harcama yapar. Bu uygulamalar ekonomik büyümeyi teşvik etmek, yatırımı artırmak, belirli sosyal hedefleri desteklemek veya bölgesel gelişmişlik farklarını azaltmak gibi amaçlarla devreye alınır. Ancak bu teşviklerin maliyeti, çoğu zaman kamuoyuna açık ve anlaşılır bir şekilde sunulmaz. İşte bu noktada, vergi harcamalarının şeffaflaştırılması hem mali disiplinin hem de demokratik denetimin vazgeçilmez unsuru haline gelir.

Vergi Harcamalarının Görünmeyen Yüzü

Birçok ülkede bütçenin yalnızca “harcama tarafı” tartışılırken, “vergi harcaması” olarak adlandırılan bu dolaylı maliyetler çoğu zaman arka planda kalmaktadır. Oysa bu uygulamaların toplam bütçe üzerindeki etkisi, kimi zaman doğrudan yapılan kamu yatırımları kadar büyüktür. Türkiye’de de vergi harcamalarının büyüklüğü, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya oranla oldukça yüksek seviyelere ulaşmaktadır. Gelir ve kurumlar vergisinde uygulanan istisnalar, katma değer vergisindeki muafiyetler veya teşvik belgeli yatırımcılara sağlanan vergi avantajları, her yıl milyarlarca liralık kamu gelirinden feragat edilmesine yol açmaktadır.

Bu durumun en önemli sonucu, kamu kaynaklarının etkinliğini ölçmede zorluk yaşanmasıdır. Çünkü vergi harcamaları, doğrudan bütçe kalemlerinde görünmez; bu da hem parlamentonun hem de vatandaşların kamu maliyesi üzerindeki denetim gücünü zayıflatır. Oysa şeffaf bir vergi harcaması yönetimi, kamuoyunun hangi sektörlere ne kadar destek sağlandığını, hangi teşviklerin istihdam veya üretime ne ölçüde katkı sunduğunu görmesini mümkün kılar.

Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik İlişkisi

Demokratik bir toplumda mali şeffaflık, vatandaşın devlet üzerindeki denetim hakkının temelidir. Vergi harcamalarının açıkça raporlanması, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığının anlaşılmasını sağlar. Bu bağlamda, vergi harcamaları için ayrı bir “vergi harcaması raporu” hazırlanması, uluslararası alanda yaygınlaşan bir uygulamadır. OECD ve IMF, üye ülkelere bu raporların düzenli olarak yayımlanmasını ve kamuya açık hale getirilmesini önermektedir.

Türkiye’de de son yıllarda bu yönde adımlar atılmış, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan “Vergi Harcaması Raporu” uygulamaya konmuştur. Ancak bu raporların kapsamı ve analitik içeriği hâlâ geliştirilmeye açıktır. Şeffaflık yalnızca sayısal veri açıklamakla değil, bu verilerin yorumlanabilir, karşılaştırılabilir ve denetlenebilir şekilde sunulmasıyla mümkün olur. Dolayısıyla raporlarda, her bir vergi teşviki için hedef, maliyet, süresi ve beklenen ekonomik etkilerin detaylı biçimde belirtilmesi büyük önem taşır.

Kamu Yararı ve Etkinlik Dengesi

Vergi harcamaları şeffaflaştıkça, kamu politikalarının etkililiğini ölçmek de kolaylaşır. Örneğin yatırım teşvikleri kapsamında verilen vergi muafiyetlerinin istihdam artışına ne kadar katkı sağladığı ya da belirli sektörlere sağlanan KDV istisnalarının üretim verimliliğini nasıl etkilediği ancak kapsamlı bir şeffaflık mekanizmasıyla analiz edilebilir. Bu değerlendirmeler, vergi teşviklerinin gerçekten kamu yararına hizmet edip etmediğini ortaya koyar.

Etkin olmayan, amacını yitirmiş veya gelir dağılımını olumsuz etkileyen vergi harcamalarının tespit edilmesi, mali kaynakların daha adil ve verimli alanlara yönlendirilmesine katkı sağlar. Aksi takdirde, bazı teşvikler belirli sermaye gruplarının lehine işlemekte, kamu bütçesinin yükünü artırmakta ve gelir eşitsizliğini derinleştirmektedir.

Uluslararası Deneyim ve Türkiye İçin Yol Haritası

OECD ülkelerinde vergi harcamalarının şeffaflığı konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Örneğin Kanada, Avustralya ve Almanya gibi ülkelerde her yıl yayımlanan ayrıntılı vergi harcaması raporları, yalnızca bütçe rakamlarını değil, aynı zamanda bu harcamaların ekonomik etkilerini de değerlendirmektedir. Bu sayede, kamu politikaları dönemsel olarak gözden geçirilmekte ve etkisiz teşvikler kaldırılmaktadır.

Türkiye’de de bu yönde ilerleme kaydedilmesi, kamu maliyesi reformlarının başarısı açısından kritik önemdedir. İlk adım olarak vergi harcaması raporlarının detaylandırılması, sektörel bazda sınıflandırılması ve kamuoyuna kolay anlaşılır biçimde sunulması gerekir. Ayrıca, Sayıştay ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu gibi kurumların bu raporlar üzerinde denetim yetkisinin güçlendirilmesi, hesap verebilirliği artıracaktır.

Bir diğer önemli adım, dijital maliye altyapısının güçlendirilmesidir. E-devlet ve e-bütçe sistemleri üzerinden kamu harcamaları kadar vergi harcamalarının da izlenebilir hale getirilmesi, vatandaşın devletle arasındaki güven ilişkisini pekiştirir. Şeffaf bir vergi sistemi, yalnızca mali disiplini değil, aynı zamanda toplumsal adaleti de destekler.

Sonuç: Güven, Adalet ve Sürdürülebilir Mali Yönetim

Vergi harcamalarının şeffaflaştırılması, mali yönetimde “hesap verebilir devlet” anlayışının olmazsa olmazıdır. Çünkü vatandaş, ödediği verginin nereye harcandığını bilmek ister. Bu bilgiye erişim, sadece ekonomik değil, demokratik bir haktır. Şeffaflık arttıkça kamu kaynaklarının verimli kullanımı, vergi adaleti ve toplumsal güven duygusu da güçlenecektir.

Gizli kalmış teşviklerin, ayrıcalıklı vergi muafiyetlerinin ve mali kayıpların görünür hale gelmesi hem kamu maliyesini disipline eder hem de adil bir ekonomik yapının temellerini atar. Türkiye’nin güçlü, sürdürülebilir ve katılımcı bir mali sistem kurması için vergi harcamalarının şeffaflaştırılması yönündeki adımların kararlılıkla sürdürülmesi gerekmektedir. Çünkü şeffaflık, yalnızca rakamların açıklanması değil; aynı zamanda vatandaşla devlet arasındaki güven köprüsünün yeniden inşasıdır.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

Zaferozcivan59@gmail.com